Güneş, ufkun ardına çekilirken, köyün bıçkın delikanlısı ile ihtiyar çiftçi, kanlı toprağın üzerinde, ölü eşkıyanın başında duruyordu. Rüzgâr, vadiden inip kurumuş otları önüne katarken, toprak sessizce ölü bedenin ağırlığını kabul ediyordu.
Bu anı beklemişlerdi. Uzun süredir köye dadanan eşkıya, mallarını almış, ocaklarına korku salmış, erkekleri birbirine düşürmüş, zayıfları daha da zayıflatmıştı. Delikanlı, bileğiyle, öfkesiyle ona karşı durmuştu; çiftçi ise sabırla, toprağın diliyle. Şimdi ise eşkıya cansız yatıyordu.
Delikanlı, elindeki kılıcı ağır bir nefesle toprağa sapladı.
“Bitti,” dedi. “O artık yok.”
İhtiyar çiftçi, yere bakarak çizmelerinin altında toprağı ezdi.
“Öyle mi?” dedi usulca.
Delikanlı kaşlarını çattı. “Öldü. Köy artık özgür.”
Çiftçi, çömeldi. Parmaklarını toprağa bastırdı, derinlerden gelen serinliği hissetti. Sonra kuru yüzeyden bir avuç aldı, toprağı sıkarak ufaladı ve rüzgâra bıraktı.
“Oyun oynadığın rakibi yok edersen,” dedi, “arka bahçende yabani otlar çıkmasını engelleyemezsin.”
Delikanlı bir an duraksadı. “Bu da ne demek?”
Çiftçi, ölü eşkıyanın yattığı toprağı işaret etti.
“Onunla nasıl savaşacağını biliyordun,” dedi. “Nereden gelip nereye gittiğini, hangi yolları kullandığını, nasıl saldıracağını biliyordun. Ama şimdi yerine kimlerin geleceğini bilmiyorsun.”
Delikanlı gözlerini toprağa dikti. İlk bakışta çorak görünen zeminde, farkına bile varmadığı yabani otlar boy göstermeye başlamıştı.
“Ve şimdi?” diye sordu.
Çiftçi, elindeki toprağı silkeledi ama parmaklarının arasına sıkışan taneleri acele etmeden bıraktı.
“Şimdi artık biz seçmiyoruz,” dedi. “Yeni gelenleri biz çağırmadık. Ama gelecekler.”
Delikanlı, parmaklarını kılıcının kabzasına götürdü ama sonra durdu.
“O zaman ne yapmalıyım?”
Çiftçi başını kaldırdı. “Bahçeni boş bırakmamalısın.” dedi. “Toprağı sen ekmezsen, ona neyin kök salacağını bilemezsin.”
Delikanlı tekrar yere baktı. Yabani otlar, toprağın her çatlağından sinsice filizleniyordu. O eşkıyayı tanıyordu. Onunla nasıl mücadele edeceğini biliyordu. Ama şimdi… yerine kimlerin geleceğini bilmiyordu.
“O öldü.” diye tekrarladı. Ama sesi bu kez daha zayıftı.
Çiftçi, vadinin uzaklarına doğru yürümeye başladı.
“Ve şimdi,” dedi, “onun yerine gelecek olanlara hazır mısın?”